"Ağır Vasıta Sektörünün Mevcut Durumu ve Geleceği" konulu panele; TAİD Yönetim Kurulu Başkanı İlhami Eksin (Moderatör), Mercedes-Benz Türk Kamyon Pazarlama ve Satış Direktörü Alper Kurt, Ford Trucks Türkiye Direktörü Burak Hoşgören, Iveco Türkiye Genel Müdürü Hakkı Işınak, Kasbohrer Yönetim Kurulu Üyesi İffet Türken, Renault Trucks Türkiye Satış Direktörü Ömer Bursalıoğlu katıldı.

Alper Kurt: “Barometre güneşli günleri gösteriyor”

Mercedes-Benz Türk Kamyon Pazarlama ve Satış Direktörü Alper Kurt, Türkiye'deki ağır ticari taşıt pazarı hakkında bilgi verdi. "TAİD verilerine göre Türkiye'de son 15 yılda 6 ve 9 ton üzeri kamyon pazarı 34 bin adet seviyesinde gerçekleşti. Son 26 yılı dikkate aldığımızda da 30 bin adetlik bir pazardan söz edebiliriz. Segmentasyon olarak ise bu pazarın yarısı çekici, yarısı ise kamyon satışlarından gerçekleşir. Pazarın normal seviyesini ortalama 30 bin adet olarak kabul ettiğimizde, geçtiğimiz son 4 yıldaki daralmayı daha iyi anlarız. Pazardaki bu daralmanın, Türkiye'de üretici ve ithalatçı kimliği ile bulunan firmalar açısından etkileri farklı şekilde tezahür ediyor ama hepimizin bu son 4 yılda ağır biçimde etkilendiğimiz gerçeğini değiştirmiyor." dedi.

2015 yılında neredeyse 40 bin adet seviyesinde olan pazarın iki yıl üst üste önce 20 bin seviyesine, 2018 yılında 14 bin 500 adede, 2019 yılında ise 2001 yılından sonra en düşük seviye olan 8 bin 800 adede kadar gerilediğini söyleyen Alper Kurt, "2015 yılından bu yana olan düşüşe bakıldığında yüzde 80'e varan bir gerileme olduğu görülüyor." dedi. Kurt, "Bardağın dolu tarafına bakıldığında ise kamyon ve treyler pazarının bundan daha fazla küçülemeyeceğini söyleyebiliriz. Trendin çıkış yönünde olacağını düşünüyoruz. OSD üyelerinin, 2019 yılı yerleşik kapasite kullanım durumu yüzde 40 seviyesinde. Bunun üretim, yedek parça ve servis tarafında farklı sonuçları oluyor. Eski TAİD Başkanı Bahadır Özbayır'ın ifadesiyle 'Türkiye kamyon pazarı, Türkiye ekonomisinin barometresidir.' Buradan hareket edersek, bence kamyon pazarı açısından barometre güneşi gösteriyor. 2020 yılında yüzde 5 büyüme hedefi olan bir ülkenin kamyon pazarının da artık büyüyor olması lazım diye düşünüyorum." diye konuştu.

Burak Hoşgören: “Çekicide büyüme potansiyeli var”

Ford Trucks Türkiye Direktörü Burak Hoşgören, şunları söyledi: “Pazarda düşüşler oldu. Segmentasyonda da değişiklikler oluyor. Geleneksel olarak yüzde 17 olan yol kamyon pazarı, geçen sene bu düşük pazarda yüzde 25 olarak gerçekleşti. İnşaat pazarı yüzde 25 olarak gerçekleşti. 16 ton ve üzeri çekici pazarının yüzde 60-65 olan payı yüzde 48 olarak gerçekleşti. Bu tablo aslında potansiyeli de beraberinde getiriyor. Çekici tarafında gidilecek yol olduğu görülüyor. Yol kamyonunda kamu tarafındaki alımlar az çok belli olduğundan ve inşaat segmentinde de yeni projelerin eksikliği dikkate alındığında çekici segmentinde büyüme bekliyoruz."

Takip ettikleri kadarıyla araçların 3-4 yıllık döngülerini tamamladığını, dolayısıyla yenilenme ihtiyacının olduğunu ifade eden Burak Hoşgören, "Dolayısıyla bu yıl içinde sektördeki yenilenme ihtiyacını yavaş yavaş hissetmeyi bekliyoruz. Bir yandan da temenni ediyoruz. Umarım bunun sinyallerini ilk aylardan itibaren görmeye başlarız. Bu beklenti içindeyiz. Ekonominin göstergesi gerçekten de kamyon oluyor. İşler kötü gittiğinde satışların durduğu, iyi gitmeye başladığında ilk çıkan bir alan. Bu işlerin olumlu havaya dönmesiyle birlikte ilk çıkanın da yavaş yavaş ağır ticari taşıt pazarında olacağından da umutluyuz. Bunun için de yatırımlara ara vermiyoruz. Bu pazara ve sektöre güveniyoruz. Bunun bir çıkışının olacağına inanıyoruz. Geriye dönük 25 yıla baktığımızda da bu döngüyü görüyoruz. İnişlerin arkasından çıkışların olduğu net olarak görülüyor. Dolayısıyla hem teknoloji tarafında hem de ürün tarafında hem de insan tarafında markalar olarak yatırımlarımızı sürdürüyoruz." diye konuştu.
"Satışlar normal seviyeye gelene kadar satış ve satış sonrası teşkilatlar desteklenmeli" Satış sonrası hizmetlere de değinen Hoşgören, şöyle devam etti: "Dört yıl boyunca üst üste pazarın düşük rakamlarıyla birlikte bazı zorluklar yaşanacak. Bu zorlukları aşmanın yöntemi yine satışların biraz artmasıyla birlikte satış sonrasına vereceğimiz destekler, satış sonrasında uygulayacağımız teşvikler olabilir. Teşkilatlarımız aslında daha fazla araç satmaya, bu pazarın normalleri olan 20 ile 30 bin adet arasındaki rakamlara satmaya göre kurgulanmış durumda. Dolayısıyla bu seviyelere gelene kadar da ana markalar olarak teşkilatlarımızı desteklemeye devam etmemiz gerekir. Bunun da bilincinde olan bir organizasyon olarak geçtiğimiz senelerde bunu yapmaya çalıştık. Satış sonrasındaki bütün derdimiz, satış sonrası gelirlerinin bütün plaza giderlerini karşılaması yönünde. Tüm çalışmalarımızı da buna göre yapıyoruz.” dedi. Hakkı Işınak: “Pazarın 10 bin adet olmasını bekliyoruz, 2021 daha da iyi olacak”

Iveco Türkiye Genel Müdürü Hakkı Işınak, 2018 yılından bu yana bakıldığında sektörün çok ciddi bir diyetten çıktığını belirterek, şunları söyledi: "Nisan 2018 yılında bir müşterimizle sözleşme imzaladık. Kur, 4,76'dan 4,96'ya yükseldi. Sonrasındaki günlerde her gün sürekli kurları kontrol etmeye başladık. Ağustos ayında 8'in üzerine çıktığında 'hayat durdu' dedik. Ama nakliye sektörü durmaz. Her şey kamyonla taşınıyor. 3,5 ton üzerindeki bütün ticari taşıtlar, evimizde kullandığımız her şeyi taşıyor." dedi.

Işınak, asıl sorunu risk ve tereddütün oluşturduğunu belirterek, şöyle devam etti: "Müşterilerimiz bu gibi durumlarda yaşadıkları tereddüt sonucu, ihtiyacı olsa da alımı erteliyor. 'Önümüzü görelim' yaklaşımı sergiliyor. 2018 ve 2019 yılında en çok bunu duyduk. 2019'da daha stabil bir kur olması bizi rahatlattı. Aralık ve Ocak ayında beklentilerin üzerinde yükseliş oldu. 12 aydır ilk kez çekici pazarı, kamyonu geçti. Artık bu diyetin sonuna geldiğimizi düşünüyoruz. Bu yıl beklentimiz 10 bin seviyesinde. Geçen yıl 7 bin 400 olan pazarın, 10 bin seviyesine yükseleceğini tahmin ediyoruz. Çünkü bekleyen bir talep var. Bu talep, bir şekilde yatırıma dönüşecek. Nakliye sektörü tekerlek döndürmeye devam ediyor. Diğer taraftan 10 bin adet, ulaşılmayacak bir rakam değil. 2014 ve 2015 yılında bu sektör çok daha fazlasını yaptı. Genel itibarıyla Ocak ve Aralık 2020 bize umut verdi. Biz de elimizden geldince pazarı anlayarak yatırımlarımızı yapıyoruz. Yatırım olmadığında her iki taraf da kaybediyor. Durağanlıktan herkes etkileniyor. Türkiye nüfusu 90 milyona ulaştı. Bu nüfus ekonomiyi şahlandıracak diye düşünüyorum. 2021 daha da iyi olacak diye düşünüyorum." diye konuştu.
İffet Türken: "İhtiyatlıyız ama kötümser değiliz"

Kässbohrer Yönetim Kurulu Üyesi İffet Türken, konuşmasında özellikle Avrupa ağır ticari taşıt pazarını değerlendirdi. Avrupa pazarının son 5 yılda çok iyi bir çıkış yakaladığını ifade eden Türken, şunları söyledi: "Bu çıkışın sonuçlarını hepimiz hissettik. Ama geçtiğimiz sene itibarıyla bir değişim oldu. Örneğin Almanya gibi bir ülke 23 senenin en düşük otomotiv üretimi gerçekleştirdi. Yaklaşık 4,6 milyon adet. Bunun etkisi çok yüksek. Bununla beraber 'ticareti hıçkırık tuttuğunda biz bronşit oluyoruz.' Böyle bir endüstrimiz var. Dolayısıyla 260 bin adetlik bir pazardan söz edebilirim. Ama Avrupa pazarında geçtiğimiz sene otomotivdeki düşüş, diğer taraftan ticaret savaşları, son olarak Rusya'da vergilendirmeyle ilgili yeni gelen yükümlülüklerin bir araya gelmesiyle birlikte genel kargo dediğimiz alan, bizim sektörümüzün en önemlilerinden birini oluşturan alan ciddi anlamda düşme eğilimine girdi."

Bu olumsuz tabloya karşın Avrupa'da inşaat ve yatırımların devam ettiğini söyleyen Türken, "İhtiyatlıyız ama kötümser değiliz. Ayrıca özel araçlarda da talebin devam edeceğini görüyoruz." dedi. "Lojistiğin sınırı yoktur" Türken, Türkiye pazarına bakışıyla ilgili olarak şunları söyledi: "Alman lojistik derneğinin bir sloganı var: 'Lojistiğin sınırı yoktur.'  Bu motto çık kıymetli. Türkiye lojistik pazarını konuşurken, bizim müşterilerimiz, paydaşlarımız, onların iş yapma şekilleri, beklentileri, ürünle ilgili bakış açıları Avrupa seviyesindedir. Biz, bunu görüyoruz. Tırsan, 43 yıldır Türkiye'de lider. Ama Avrupa'da biz en geniş ürün gamını sunarken, bütün bu sunduğumuz ürün gamı, intermodale kayma, daha hafif, daha yenilikçi ürünleri de burada aynı anda, aynı şekilde test ediyoruz ve deniyoruz. Bu, çok önemli. Hatta bazı ürünleri burada test ediyoruz. Dolayısıyla Türkiye bu küresel, hem coğrafi olarak hem de ticaretin bir parçası olarak çok önemli bir lojistik oyuncusu. Bizim paydaşlarımız da çok önemli oyuncu. Bizim, ürünleri ve hizmetleri en kapsamlı ve en iyi şekilde verme sorumluluğumuz çok yüksek. O açıdan da iyimser olduğumuzu söylemek istiyorum."

Ömer Bursalıoğlu: “Önümüzün daha açık olduğunu görüyoruz”

Renault Trucks Türkiye Satış Direktörü Ömer Bursalıoğlu, segmentler bazında ağır ticari taşıt pazarını ele aldı. Bursalıoğlu, "Pazar değerlendirmesi yaparken, genel olarak son 10 yılın istatistiklerini ele alırız. Aslında Türkiye gerçeğinde 10 yaşından daha yaşlı araçların da halen aktif olarak çalıştığını bildiğimizden son 15 yılı dikkate aldım. Bu zaman diliminde 16 ton ve üzeri ağır ticari taşıt pazarına baktığımızda ortalama 24 bin 500 adet olduğu görülüyor. 6 ton ve üzeri olarak bakıldığında da yine yaklaşık 30 bin adet satış söz konusu olur. Ortalama 24 bin 500 olan pazar, 2019 yılında 16 ton ve üzerinde 7 bin 300 olarak gerçekleşti. Tam bayi teşkilatlarının yapılanmalarını 20 bin adet satışa göre planladıkları bir dönemde 7 bin 300 adetlik bir pazar çok küçük. Geçtiğimiz 2 yıl boyunca cirosal anlamda da düşüş yaşandı. Dolayısıyla çok ciddi bir küçülmeden bahsediyoruz." dedi. .

Renault Trucks Fest ile yeni Renault Trucks modelleri Türkiye turuna çıkıyor Renault Trucks Fest ile yeni Renault Trucks modelleri Türkiye turuna çıkıyor
Türkiye'deki kamyon pazarının temelde yurtiçi nakliye, uluslararası nakliye ve inşaat olarak üç bölüme ayrıldığını söyleyen Bursalıoğlu, "Özellikle inşaat segmenti çok etkilendi. Bunda konut stoklarının çoğalmasının etkisi oldu. Mega projelerin sonuna gelindi. Bu gelişme sonucunda bir araç parkı oluştu. Bunun bir kısmı da yurt dışına satıldı. Son iki yıl içerisinde yerli nakliye sektörü ağır derecede etkilenen ikinci sektör oldu. Öncelikle Mayıs 2018 tarihi öncesinde serbest olan yabancı döviz cinsinden borçlanma yoluna gitmiş olan ama TL kazanan yerli nakliyede, kurların yükselmesi sonucu çok ciddi problemler yaşandı. Dolayısıyla bu alana hitap eden segment de durağan bir döneme girdi. Geriye, döviz cinsinden girdileri olan uluslararası nakliye sektörü kaldı. Bu sektörü de kendi arasında sınıflamak gerekiyor. Avrupa ve Orta Doğu'ya çalışanlar var. Dolayısıyla uluslararası nakliye tarafında da farklı deneyimler yaşandı. Nispeten daha fazla ayakta kalan bir sektör olmasına rağmen, kendi içerisinde yaşanan bir takım dinamikler, problemler sonucunda, gerektiği seviyede Euro 6 yatırımı yapamamalarına neden oldu. Avrupa'ya çalışan nakliyecilerin filosunda da henüz yeteri kadar Euro 6 araç parkının oluşmadığı görülüyor." dedi.  

Bursalıoğlu, "Fiyatlandırmaların TL cinsinden yapıyor olsak da bir çok markanın araçları döviz cinsinden geliyor. Bu nedenle, maliyetlerimiz döviz kuruna bağımlı. Dolayısıyla kurların görece stabil olması olumlu. İkinci olarak en az kurlar kadar önemli olan faiz oranlarında yaşanan düşüş de olumlu. Dolayısıyla kur ve faizlerin bu eğilimde gitmesi durumunda, hem piyasada parkın eskimesinden, ekonomik olmaktan çıkıyor olmasından kaynaklanan ihtiyacı da bir araya getirdiğimizde önümüzün daha açık olduğunu görüyoruz.” diye konuştu.

ERCAN TOSUNOĞLU/LOJİYOL [email protected]
Editör: TE Bilisim