Türkiye ile Avrupa Birliği arasında kurulmuş olan Gümrük Birliği malların serbest dolaşımını zorunlu kıldığı halde “Karayolu kotaları ve özellikle de transit izinleri” malların serbest dolaşımı önünde engeller oluştururken, transit trafiğini aksatarak Gümrük Birliğinin tam anlamıyla işleyişini sekteye uğratıyor. Uluslararası Nakliyeciler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, Gümrük Birliği’nin artık mevcut haliyle kalamayacağının Dünya Bankası tarafından hazırlanan raporda da vurgulandığını belirterek, “Bu rapor, 18 yılını dolduran Gümrük Birliği’nin mevcut kotalardan etkilendiği ve bir bedel ödendiği, ödenmeye de devam ettiğine vurgu yapmaktadır. AB ekonomisinin menfaatleri gereği de bu yanlıştan bir an önce dönülmelidir. 2008’den 2013’e AB’ye ihraç taşıma pazarımız yüzde 25 büyürken Türk taşımacılar yüzde 10 pazar kaybetti. Sırbistan, AB için bir üçüncü ülkedir; oysa Türkiye 1963’ten beri AB’ye ortak üyedir. Buna rağmen Sırbistan araçları Macaristan’ı serbestçe transit geçebilirken; Türk araçları transit ücret ödemektedir. 34 milyon yük taşıma aracı AB içinde serbestçe dolaşırken; sadece 21.000 Türk aracının çevreyi kirlettiği gerekçesiyle geçişinin engellenmesi sanal prangalardan başka bir şey değildir.”dedi. "SANAL PRANGALARIMIZDAN KURTULMALIYIZ" 2013 yılında AB ülkeleri üzerinden karayoluyla gerçekleştirilen transit taşımalarımıza getirilen ayrımcı kısıtlamalara karşı kapsamlı bir mücadeleyi başlatan Uluslararası Nakliyeciler Derneği’nin (UND), Taksim Point Otel’de, 30 Nisan 2014 Çarşamba günü düzenlediği basın toplantısında, Dünya Bankası tarafından 8 Nisan 2014 tarihinde açıklanan “AB-Türkiye Gümrük Birliği Değerlendirme Raporu” ele alındı. Toplantıda konuşan UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, Dünya Bankası’nın yayınladığı raporda, Türkiye-AB Gümrük Birliği’nin temeli olan “Ticaretin hacim ve değer olarak arttırılması hedefinin gerçekleştirilmesinde, karayolu taşıma kotaları ve vizeler gibi kısıtlayıcı tedbirler nedeniyle potansiyelinin altında ilerleme sağlandığının altının çizildiğini hatırlattı. Yüzde % 50’si AB sermayeli şirketler tarafından gerçekleştirilen ihracata uygulanan ayrımcı transit kısıtlamaları en verimli olabilecek taşımacılık şirketinin kullanılmasına imkan vermeyerek, Türkiye’den AB’ye ihracat yapan firmaların tek bir güzergahta yaklaşık 800 Euro’yu bulan gereksiz ek maliyetlere katlanmasına neden olurken, bu fark söz konusu taşımaları engelsiz olarak gerçekleştiren Bulgar, Romen taşımacıya kar olarak yansımaktadır.p>
ÇETİN NUHOĞLU: 2008’den 2013’e AB’ye ihraç taşıma pazarımız yüzde 25 büyürken Türk taşımacılar yüzde 10 pazar kaybetti. Sırbistan, AB için bir üçüncü ülkedir; oysa Türkiye 1963’ten beri AB’ye ortak üyedir. Buna rağmen Sırbistan araçları Macaristan’ı serbestçe transit geçebilirken; Türk araçları transit ücret ödemektedir.
UND'NİN ÜÇ ADIMLI EYLEM PLANI Anlaşmanın, her iki tarafa da daha faydalı olabilmesi için “Gümrük Birliği kapsamındaki malların dolaşımının serbestleştirilmesinin” özellikle vurgulandığını anlatan Çetin Nuhoğlu, şunları söyledi: “Türkiye’de üretilmiş olan tüm mallar, aslında ortak gümrük alanında yer alan ‘AB iç pazarına ait’ mallardır.​Türkiye’nin AB pazarına yaptığı ihracatın yüzde 50’si Türkiye’de yerleşik AB menşeli firmalar tarafından yapılmaktadır. Bu ihracatın yüzde 30’u ise Alman sermayeli firmalar tarafından gerçekleştirilmektedir. Transit geçişi engelleyerek serbest dolaşımda olan Türkiye ihraç ürünlerini engelleyen AB ülkeleri bu tavırlarıyla aynı zamanda Türkiye’de üretilmiş AB ürünlerini ve AB’nin Türkiye’ye ihracatını engellemektedir. Aslında AB, ‘Ulaştırma’ unsurunu, Gümrük Birliği’ne konu olan malların serbest dolaşımını sağlayacak şekilde 1963 yılı Ankara Anlaşması’ndan beri öngörmekte ve teyit etmektedir. Bugün, 50 yıldır unutulmuş haklarımızı geri almanın mücadelesini başlatıyoruz. Bunu 3 adımda gerçekleştireceğiz. Bunlardan birincisi kamu kuruluşlarında ve kamuoyunda farkındalık yaratmak; bir diğeri malların serbest dolaşımına getirilen kısıtlamaların AB’ye fayda sağlamadığını AB ülkelerine anlatmak; sonuncusu ise transit geçişte zorlandığımız ülkelere dava açmak olacak. Transit geçişlerimizde beklemeler, verimsiz alternatif modlara yönlendirmeler gibi engellemeler yüzünden ödediğimiz her kuruşu Macaristan, Avusturya, Romanya ve Bulgaristan gibi ülkelerden geri alacağız. Bu ülkelere çok yakında davalar açacağız, bunun hukuki dayanağı var.” dedi. Türkiye-AB ticaret rakamlarının ortada olduğunu, bu ticaretin daha hızlı gelişiminin önündeki kısıtlayıcı faktörlerin de açık olduğunu belirten Çetin Nuhoğlu, “Almanya’nın ülkemize tahsis ettiği 167 bin 500 adet Transit Belge’ye karşılık Avusturya’nın tahsis etmiş olduğu ve son derece yetersiz olan 15 bin adet Transit Belge tahsis etmesi, aslında Türkiye-Almanya ticaretini kısıtlayan bir sonuç yaratmaktadır” dedi. “Bunu Berlin’de geçen Mayıs ayında 200 Alman lojistik firmasının katıldığı panelde anlattık, AB’deki tüm muhataplara anlatmaya devam edeceğiz. Dünya Bankası’nın yayınladığı rapor da aynı şeyleri teyit ediyor.” Diyen Nuhoğlu, transite getirilen kısıtlamaların 1947 GATT kuralları ile Kasım 2013’te Bali’de 159 ülke tarafından paraf edilen en son DTÖ Anlaşması’na da aykırı olduğunu belirtti. "YANLIŞTAN BİR AN ÖNCE DÖNÜLMELİDİR" Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye 92 milyar dolarlık mal ithal ettiğini ve Türk taşımacılarına yönelik kısıtlamaların sonuçta Avrupalı tüketiciye de yük getirdiğini vurgulayan Çetin Nuhoğlu, şöyle devam etti: “AB’nin geçmiş genişleme ve derinleşme süreçlerinde ‘taşımacılık, malların serbest dolaşımının dışında değerlendirerek’ benzer hatalar yapılmış, taşımayı kısıtlamanın dış ticareti ve ekonomiyi kısıtladığı gerçeği, yaşanan kayıplar ile tecrübe edilmiştir. AB’nin geçmişte yapılan hatalardan edindiği tecrübeler, Türkiye’nin tam üyelik sürecinde yeniden yaşanmamalı, yaşatılmamalıdır. Dünya Bankası tarafından 8 Nisan 2014 tarihinde açıklanan ‘AB-Türkiye Gümrük Birliği Değerlendirme Raporu’; Gümrük Birliği’nin artık mevcut haliyle kalamayacağını kabul ediyor. Raporda, başta transit taşımalar olmak üzere, karayolu taşımacılığı kotalarının yarattığı sorunların ortadan kaldırılması için Türkiye-AB arasında yeni bir anlaşma olasılığı da dahil olmak üzere, somut adımların atılması öneriliyor. Dünya Bankası’nın bu raporu, 18 yılını dolduran Gümrük Birliği’nin mevcut kotalardan etkilendiği ve bir bedel ödendiği, ödenmeye de devam ettiğine vurgu yapmaktadır. AB ekonomisinin menfaatleri gereği de bu yanlıştan bir an önce dönülmelidir. Toplantımız vesilesiyle de bize ve Türk taşımacılık sektörünün haklı mücadelesini AB parlamentosuna taşıyan AB Parlamenteri Sayın Mehmet Kazak’a teşekkürlerimi bir borç bilirim.”  
Editör: TE Bilisim