Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Başkanı Turgut Erkeskin’in moderatörlüğünü yaptığı “Lojistikte Sürdürülebilir Büyüme: Türk Lojistik Sektöründe Çevre Dostu Yaklaşımlar ve Uygulamalar” konulu oturuma, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi Kentleşme ve Çevre Sorunları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sevim Budak, Ekol Lojistik Yönetim Sistemleri Geliştirme Yöneticisi Enise Ademoğlu, DHL Express Türkiye Pazarlama Müşteri İlişkileri ve İletişimden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Nil Keskin Keleş ve Bureau Veritas İş Geliştirme Müdürü Burcu Boran Mutman konuşmacı olarak katıldı. Oturumun açılış konuşmasını yapan UTİKAD Başkanı Turgut Erkeskin, küresel ısınmanın bugün sürdürülebilir bir dünya ve gelecek için daha da önem kazandığını vurgulayarak, taşımacılık sektöründe fosil yakıt kullanımının sera gazı etkisini artırdığını söyledi. Artan sera gazı etkisinin taşımacılıkta dahil olmak üzere tüm sektörlerde yenilenmeyi zorunlu kıldığını ve başta Avrupa Birliği olmak üzere tüm dünyada ulaştırma ve lojistik sektörü kapsamında yeni önlemler alınmasının söz konusu olduğunu kaydetti. Turgut Erkeskin, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Lojistik gelişimin kaçınılmaz bir parçası. Globalleşme süreciyle malların tüm dünyada dolaşımı kolaylaştı, dünyanın bizlere ihtiyacı var. Bugün tüm dünyada bir yandan taşımacılığa olan talep artıyor, diğer yandan karbondioksit salınımının azaltılması gerekiyor. Maalesef bugün lojistik sektörünün üzerinde ağır yaptırımlar söz konusu. Yakıt vergileri sektöre yükleniyor. Türkiye’de iç taşımacılığının yüzde 95’i karayolu ile yapılıyor, demiryolu ise hala çok az kullanılıyor. Sektör olarak taşımacılık şekilleri konusunda dengesizliğe kalıcı çözüm bulmak zorundayız. Karbondioksit salınımının azaltılmasına yönelik sektörde önemli adımlar atılıyor, çevreye verilen zararın minimuma indirilmesi için değişik yöntemler geliştiriliyor. Burada taşıma araçlarında yeni nesil motorların ve çevreci yakıtların kullanılması tedbirleri söz konusu. Biz dernek olarak sürdürülebilir bir lojistik için farkındalık yaratma hedefindeyiz.Öncelikle Türkiye'nin ilk ve tek yeşil ofis sertifikalı sivil toplum kuruluşuyuz. Çevreci ve ekonomik taşıma modelleri geliştirme hedefi ile kurulan BALO’nun kurucu ortakları arasındayız. 13-18 Ekim 2014 tarihleri arasında düzenleyeceğimiz, FIATA İstanbul 2014 Dünya Kongresi'nde de bu konudaki gelişmelere mutlaka yer vereceğiz. Sektörümüzde sürdürülebilir büyüme için “Yeşil Lojistik ve Yeşil Ekonomi” kavramları önem kazanıyor. Kongremizde de sürdürülebilir lojistik için çevreye saygılı taşımacılık modelleri ve altyapı yatırımlarını dünya lojistik profesyonelleri ile aynı masa etrafında bir araya gelerek konuşacağız.” Karbondioksit salınımına çözüm olacak yatırımların sektör tarafından benimsendiğini ve uygulamaların hızla hayata geçtiğinin de altını çizen Turgut Erkeskin, “Sektör şirketlerimizin hem toplumsal hem de çevresel hassasiyetleri dikkate alarak hayata geçirdikleri çevreci lojistik uygulamalarını takdirle karşılıyoruz. Ve diğer şirketlerimize de örnek teşkil etmesini arzu ediyoruz” dedi. “KARBONDİOKSİT SALINIMINI EN AZA İNDİRECEK YASALAR GELİYOR” “AB İklim Değişikliği Politikası ve Taşıma Sektörü Üzerine Etkileri” başlığıyla oturumda bir sunum yapan İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi Kentleşme ve Çevre Sorunları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sevim Budak, taşımacılık ve lojistik sektörünün karbon salınımı konusunda gerek AB gerekse konuyla ilgili diğer uluslararası platformlar tarafından yakından takip edildiğine dikkat çekerek, sektöre yönelik mevcut uygulamalar hakkında bilgiler verdi. Avrupa Birliği’nin taşımacılık ve lojistik sektöründe karbon salınımının azaltılmasına yönelik hedefleri ve bu hedefler kapsamında hazırlıkları süren çalışmalardan örnekler veren Sevim Budak, bu konuda sektörü hazırlıklı olmaya çağırdı. Budak, “Avrupa Birliği iklimle ilgili olarak 2020 yılına kadar sera gazını 1990 seviyesinin yüzde 20 altına indirmeyi hedefliyor. Ulaştırma sektörüne yönelik, ağır vasıtaların yakıt tüketimi ve CO2 emisyonunu lastik basıncının potansiyel etkisiyle izleme sistemi oluşturmak, yüklemelerde hafta sonu yasakları getirmek gibi çalışmalar yürütülüyor.” dedi. Turgut Erkeskin “Lojistik gelişimin kaçınılmaz bir parçası. Globalleşme süreciyle malların tüm dünyada dolaşımı kolaylaştı, dünyanın bizlere ihtiyacı var. Bugün tüm dünyada bir yandan taşımacılığa olan talep artıyor, diğer yandan karbondioksit salınımının azaltılması gerekiyor. Maalesef bugün lojistik sektörünün üzerinde ağır yaptırımlar söz konusu. Yakıt vergileri sektöre yükleniyor. “TEDBİR ALINMAZSA ARAÇLARIMIZ SINIR KAPISINDAN DÖNEBİLİRLER” “Tırlarımızı ve gemilerimizi AB standartlarına uygun hale getirilmesi gerekiyor. Aksi takdirde büyük sıkıntılar yaşanabilecek” şeklinde konuşan Budak, “Yakın gelecekte gemilerimizden AB limanlarında karbon ayak izi sertifikası istenilecek. Aynı şekilde TIR filolarımızı yakıt seviyesi, karbon salınımı gibi standartlara göre yenilememiz gerekecek. Tedbirler alınmazsa araçlarımız sınır kapılarında bekleyecek ya da dönmek zorunda kalacaklar” değerlendirmesinde bulundu. Ekol Lojistik Yönetim Sistemleri Geliştirme Yöneticisi Enise Ademoğlu ve DHL Express Türkiye Pazarlama Müşteri İlişkileri ve İletişimden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Nil Keskin Keleş, yaptıkları sunumlarda, daha çevreci bir taşıma sistemi geliştirmek amacıyla sürdürdükleri çalışmalardan örnekler vererek, sektör şirketleri olarak konuya hassasiyetle yaklaştıklarını ve dünyadaki uygulamaları yakından takip ettiklerini dile getirdiler. Ekol Lojistik için çevreci olmanın değerlerinin en başında yer aldığını ifade eden Enise Ademoğlu, “Karbondioksit salınımını azaltmak için bir tesisi kurarken, yeni bir hat güzergahı çizerken bile çevreye duyarlı olmasına dikkat ediyoruz. Her ay intermodal taşımalarımız ile 750 futbol sahası kadar orman alanı, dünyanın çevresini 150 kez dolaşmaya eşdeğer yakıt tasarrufu sağlıyoruz. Euro 5 standartlarında araçlarla çalışıyoruz, şoförlerimize EKOL akademide eğitimler veriyoruz. Türkiye karbon izini takip eden lojistik şirketlerinden biriyiz. Ayrıca müşterilerimize özel aylık CO2 emisyonu ve dizel tüketimi tasarruf raporları sunuyoruz” dedi. Ademoğlu, Ekol’ün, AB Çevre Ödülleri’nde finalist olmaya hak kazanan ilk Türk firması olduğunu da söyledi. Enise Ademoğlu: “Karbondioksit salınımını azaltmak için bir tesisi kurarken, yeni bir hat güzergahı çizerken bile çevreye duyarlı olmasına dikkat ediyoruz. Her ay intermodal taşımalarımız ile 750 futbol sahası kadar orman alanı, dünyanın çevresini 150 kez dolaşmaya eşdeğer yakıt tasarrufu sağlıyoruz. Euro 5 standartlarında araçlarla çalışıyoruz, şoförlerimize EKOL akademide eğitimler veriyoruz. Türkiye karbon izini takip eden lojistik şirketlerinden biriyiz. Ayrıca müşterilerimize özel aylık CO2 emisyonu ve dizel tüketimi tasarruf raporları sunuyoruz."
“GOGEEN” PROJESİNİ 220 ÜLKEYE YAYMAYI HEDEFLİYORUZ” DHL Express Türkiye Pazarlama Müşteri İlişkileri ve İletişimden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Nil Keskin Keleş ise yaptığı konuşmada şunları söyledi: “DHL, 2008 yılında sunduğu projesi “GoGreen” ile çevre koruma programı sunan ilk global lojistik firma oldu. “GoGreen” ile müşterilerimize karbon ayak izlerini azaltmaları konusunda yardımcı oluyoruz. Karbon emisyonlarını yönetebilmeleri için ek olarak karbon raporlama hizmeti sunuyoruz.” DHL’in bugün 30’u aşkın ülkede “GoGreen” projesini uyguladığını belirten Keleş, önümüzdeki süreçte bu projeyi, faaliyet gösterdikleri 220 ülkede de uygulamayı hedeflediklerini dile getirdi.
Gün geçtikçe daha fazla sektörün faaliyetlerini gerçekleştirme sürecinde iklim değişikliği ve çevre sorunlarını karşı duyarlı yaklaşımlar sergilediklerini kaydeden Bureau Veritas İş Geliştirme Müdürü Burcu Boran Mutman da, firmaların faaliyet alanlarına göre sürdürülebilirliği sağlayabilmek amacıyla belli standartlar çevresinde hareket etmeye başladıklarını söyledi. Konuşmacılara aktardıkları bilgiler için teşekkür eden UTİKAD Başkanı Turgut Erkeskin, “sürdürülebilirlik ve yeşil lojistik” kavramlarının taşımacılık ve lojistik sektöründe giderek önem kazandığını ve gelecekte sektörde var olmak isteyen firmaların yasal zorunlukları beklemeden hareket geçmiş olmalarının sevindirici bir gelişme olduğunu vurguladı. Karbon zirvesinde, yakın gelecekte gemilerden AB limanlarında karbon ayak izi sertifikası istenileceği, treylerlerin yakıt seviyesi, karbon salınımı gibi standartlara göre yenilenmesi gerekeceği belirtilerek, önlem alınmazsa araçların sınır kapılarında beklemek ya da dönmek zorunda kalacağı vurgulandı.  
Editör: TE Bilisim