Pasifik Holding'in uluslararası lojistik şirketi Pasifik Eurasia ile Çin Devlet Demiryolları (China Railway) arasında geçtiğimiz ay imzalanan stratejik anlaşmanın ilk meyveleri toplandı. Anlaşma kapsamında, Çin'in güneybatısındaki önemli üretim ve lojistik merkezleri olan Chongqing ve Chengdu şehirlerinden, Orta Koridor üzerinden Türkiye'ye doğru ilk trenler 9 Temmuz 2025 tarihinde yola çıktı. Bu gelişme, Çin ile Avrupa arasındaki ticari akışta Türkiye'nin rolünü daha da güçlendiriyor.

Pasifik Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Erdoğan, tren uğurlama törenlerinin ardından yaptığı açıklamada, bu trenlerin sadece konteyner değil, aynı zamanda vizyon, güven, strateji ve ortak gelecek taşıdığını vurguladı. Erdoğan, Pasifik Eurasia olarak Çin ile Avrupa arasındaki lojistik akışın Türkiye merkezli olmasına liderlik ettiklerini ve Orta Koridor'un artık bir fikir olmaktan çıkıp gerçek bir koridora dönüştüğünü belirtti.

Uzun soluklu çalışmanın sonucu: Yılda 1.000 tren hedefi
Fatih Erdoğan, China Railway ile yapılan bu anlaşmanın uzun süren görüşmeler ve deneme taşımalarının başarılı sonuçlanması neticesinde gerçekleştiğini aktardı. Özellikle Türkiye'nin altyapısının Çinli muhataplara gösterilmesi ve geçtiğimiz mayıs ayında Ulaştırma Bakanlığı ile yapılan Çin ziyaretinin sürecin hızlanmasında etkili olduğunu ifade etti. Haziran ayı sonunda İstanbul'da düzenlenen Küresel Ulaştırma Koridorları Forumu’nda China Railway ile sözleşmelerin imzalanmasıyla süreç taçlandırıldı.
Erdoğan, bu iki trenle başlayan yeni sürecin, yılda 1.000 tren hedefine ulaşmak adına atılmış ilk adım olduğunu belirtti. Bu başlangıcın, İstanbul'daki forumun da önemli bir çıktısı olduğunu ve Türkiye'nin uluslararası arenada yeni bir lojistik güç merkezi olma vizyonuna büyük katkılar sağlayacağını dile getirdi.
Pasifik Holding bünyesindeki Pasifik Eurasia, bugüne kadar Çin ile Türkiye arasında birçok başarılı tren operasyonuna imza atmıştı. Chongqing ve Chengdu'dan kalkan bu ilk trenler ise, Çin'in iç bölgelerinden Türkiye'ye doğrudan uzanan demiryolu hatlarının kalıcı bir entegrasyon modeline dönüştüğünü gösteriyor. Bu hat, taşımacılıkta maliyet ve süre avantajı sağlarken, bölgesel entegrasyonu da güçlendirerek Orta Koridor'un jeoekonomik vizyonuna yön veriyor.





