Uluslararası taşımacılar ve treyler sürücüleri, Türkiye’nin dış ticaretinin gerçekleşmesinde önemli rol oynuyorlar. Yaşadıkları onlarca soruna, bilinçli engellemelere karşın, üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmek için canla başla mücadele ediyorlar. Söz konusu sektör mensupları için önemli sorunlardan birini ise ‘göçmen kaçakçılığı’ ya da ‘mülteci sorunu’ oluşturuyor. Sürücüler, farkında olmadan göçmen kaçakçılığı suçunun şüphelisi olabiliyor. Yurtiçinde veya yurtdışında düzensiz göçmenler gerek kendileri, gerekse organizatörlerin yönlendirmeleri ile park alanlarında veya sınır geçiş noktalarında bekleyen treylerlerin brandalarını ek yerlerinden kesmek, halatlarını koparmak veya mühürlerini kırarak yarı römorklara girebiliyor. Yarı römork içerisine, altlarına veya üstlerine saklanarak, sınırdan yasa dışı olarak geçmeye çalışıyorlar. Bu gibi durumlarda treyler sürücüleri gerek yurtiçinde gerekse Avrupa ülkelerinde 'Göçmen Kaçakçılığı' suçundan adli işlem görebiliyorlar. İş tutuklanmaya kadar varabiliyor. Dolayısıyla ‘mülteci krizi’ olarak da tanımlanan ve her geçen gün artan bir ivmeyle devam eden bu yakıcı sorun, treyler sürücülerinin yanı sıra nakliyeciler için de büyük risk oluşturuyor.
Sorunu başka bir açıdan ele alan Yrd. Doç. Dr. Gönül Eda Özgül (Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi) konuyla ilgili yaptığı araştırmada,  “Avrupa ülkelerinin büyük bir göç dalgasıyla karşı karşıya kaldığı 2015 yılı sonrasında Mülteci Krizi olarak anılmaya başlayan olay, daha ziyade modernliğin krizini göstermektedir. Bu yazıda, bu krizi ele alırken tüm dünyada medyada en çok kullanılan imgelerin ürettiği söylem çözümlenmekte; aidiyet, sınır, ulus-devlet, ev ve evsizlik, kimlik, öteki, özgürlük ve kapat(ıl)ma, tarih ve etik meseleleri bu imgeler ekseninde tartışılmakta ve bu imgelerin modernliğin bir krizi olarak bu krize karşı eleştirel bir pozisyon almaya imkân verip vermediği tartışılmaktadır. Sonuç olarak, bu imgeler aracılığıyla bu krizin modernlikten kaynaklanan bir sorun olarak değil, modernliğin istisnası olarak inşa edildiği, bu suretle krizin modernlik lehine çözüldüğü ve sömürgeci söylemin yeniden üretildiği iddia edilmektedir.” saptamasında bulunuyor.
Biz ise uluslararası treyler sürücüleri ve uluslararası taşımacılık açısından yaşanan sıkıntıları yerinde görmek ve haberleştirmek için Oregon Teknoloji’nin düzenlediği bir organizasyon kapsamında meslektaşlarımızla birlikte Kapıkule’den başlayarak Macaristan’a kadar devam eden bir yolculuk gerçekleştirdik. Oregon Teknoloji Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Hüseyin Kıyak ve Salih Koca eşliğinde, sektöre uzun yıllardır emek veren gazeteciler; İlker Altun (Kargo Haber), Vahit Mahmatlı (Taşıyanlar), Hasan Karakurt (Transmedya, Şenel Özdemir (Yeşil Lojistikçiler ve Lojiyol adına benim de (Ercan Tosunoğlu) katıldığım seyahat kapsamında karayolu ile yaklaşık 3 bin kilometre yol kat ettik. Organizasyon kapsamındaki güzergahımız; Türkiye-Bulgaristan-Sırbistan-Macaristan ve aynı yoldan da dönüş olarak belirlenmişti. Seyahatimizde öncelikli hedefimiz Türk treyler şoförlerinin sınır kapılarında neler yaşadığını, özellikle de son yıllarda büyük sıkıntı yaratan düzensiz göçmen sorununu yakından görmekti.

Kapıkule’yi gördük ve geri dönüp Pazarkule’den yurtdışına çıkış yapmayı tercih ettik çünkü kapıda uzun bir otomobil kuyruğu vardı.  Gerekçe olarak ‘Bulgar tarafında sistem resetleniyormuş’ dediler. Daha fazla beklememek için ve yenilenme amaçlı inşaatlar yapılan Pazarkule’den geçip, Yunanistan’ın Kostanies Sınır Kapısı’ndan bu ülkeye giriş yaptık.

Kapitan Andreevo’da uzun kuyruk Güzergahımızı Kapıkule Sınır Kapısı’ndan çıkarak, Belgrad, Batrovçi ve Budapeşte olarak belirledik. 27 Kasım pazar sabahı İstanbul’dan yola çıktık. Kapıkule’ye varana kadar pazar günü olmasının da etkisiyle sakin bir trafikte yol aldık. Ancak Kapıkule’ye yaklaştıkça bizi yoğun bir sıranın beklediğini fark ettik. Ayrıca yol kenarındaki treyler parklarının doluluğu da dikkatimizden kaçmadı. Sınır geçişi için parkta bekletilen treylerler, kuyruğun normalden daha az görünmesini sağlıyor. Bir başka ifadeyle treylerler kuyrukta beklemek yerine parkta bekliyor ve sırası geldikçe sınır kapısını geçmek üzere yola koyuluyor. Kapıkule’ye vardığımızda ‘sistemde güncelleme’ olduğundu öğrendik. Bu da 3-4 saat bekleyeceğimiz anlamına geliyordu. Sıradan çıkma şansımız varken Pazarkule Sınır Kapısı’na yönelmemizin daha isabetli olduğuna karar verdik. Yenilenme amaçlı inşaatlar yapılan Pazarkule’den geçip, Yunanistan’ın Kostanies Sınır Kapısı’ndan bu ülkeye giriş yaptık. Yunanistan yollarını kısa süre kullanarak Bulgar girişi sağlayan Kapitan Petko Voyvoda Sınır Kapısı’ndan giriş yaparak yola koyulduk. Bulgaristan’ı ağırlığını Türkiye plakalı treylerlerin oluşturduğu bir ortamda boydan boya geçip Kalotina Sınır Kapısı’na ulaştık. Bulgaristan güzergahında ahalinin geçim kaynağı Türk nakliyeciler olunca; parklar, yollar, restoranlar, akaryakıt istasyonları, Türk plakalı araçlarla, Türkçe tabelalarla, Türkçe konuşan insanlarla donanmış durumda. Bu yolları bitirip Gradina Sınır Kapısı’ndan Sırbistan’a, yani eski Yugoslavya’ya girip Nis üzerinden Belgrad’a yöneldik. Yaklaşık 340 kilometrelik bu yolda yer yer yapım ve tamirat çalışmaları vardı. Sırbistan, eski Yugoslavya’nın merkez ülkesi konumunda. AB yerine Rusya’ya daha yakın, Türkiye ile de ilişkileri fena değil. Bu sert ve gururlu millet, şehre göz atıldığında da tanık olduğumuz gibi, ekonomik refahın yükseltilmesi konusunda diğer kardeşleri Sloven ve hatta Hırvatlar kadar yol alamamış. Ayrıca da sıkı bir göçmen karşıtı politika izliyor. Türkiye plakalı araçların kullandığı rotayı gözlemek için Belgrad’dan Hırvatistan’ın Batrovci Sınır Kapısı’na yaklaştıkça, çoğunluğu Türkiye plakalı treylerler ile bekleşen, kapıya yürüyen muhtemelen Türkiye’den de geçmiş bulunan düzensiz göçmenler görülüyor.  Hırvatistan sınırından ayrılıp Macaristan’a yöneliyoruz ama manzara değişmiyor. Yol boyu Türkiye’nin ihracat yüklenmiş treylerler sıralanıyor. Horgoş Sınır Kapısı’ndan Sırbistan’ı terkedip Röszke Sınır Kapısı’ndan Macaristan’a giriş yapmamız, belki de kaçak göçmen aramaları nedeniyle 3 saat 20 dakika sürdü.

Kapitan Andreevo tarafındaki treyler parkında yüzlerce treyler sınırı geçmeyi bekliyor. Bu parklar, var olan kuyruk sorunu bir nevi perdeliyor. 

Mercedes-Benz elektrikli dönüşüm ve müşteri deneyimi odağıyla liderliğini sürdürüyor Mercedes-Benz elektrikli dönüşüm ve müşteri deneyimi odağıyla liderliğini sürdürüyor
Kaçak göçmenler treyler şoförlerini sürekli tedirgin ediyor Özellikle Sırbistan’a kadar ulaşan düzensiz göçmenler, çok katı bir göç politikası uygulayan bu ülkeden çıkıp AB’ye geçme mücadelesi veriyor. En azından yolumuz üzerinde gördüklerimizin bu noktadaki hedefi, uygun fırsat bulup gizlice girdiği bir römork ile Hırvatistan’a geçmek. Tabi bunlar özellikle Türk sürücülerin kabusu olmuş durumda. Görüştüğümüz sürücülerin tümünün ortak şikayeti sınır kapısındaki beklemeden çok kaçaklar olmuş. Sırbistan-Hırvatistan sınırındaki Batrovci Sınır Kapısı’nda Türk polisleri de görev yapıyor. Türk sürücülerini kaçakların şerrinden korumak için burada bulunan polisler de elbette dünyanın çözemediği organize insan kaçakçılığına karşı yeterli bir çözüm olmadığı görülüyor. Ancak sürücülerin anlattığına göre, özellikle karanlık bastırınca römorkların içine giren kaçaklar, sınırda yakalandığında, araç sahibine 5 bin Euro dolayında ceza uygulanıyor. Hatta bu cezanın 10 bin Euro olduğunu söyleyen sürücüler de vardı. Yine sürücülerin iddiasına göre kaçaklara da 100-200 Euro verilip geri gönderiliyor. Sürücüler, kaçakları fark etseler bile indirmeye korktuklarını, bu nedenle bıçaklanan sürücüler olduğunu, bunun için Türk polislerinden yardım aldıklarını da anlattılar. Çoğunluğu Afganlı ve Suriyeli kaçaklar arasında; üs haline getirdikleri terkedilmiş restoran, otel gibi göçmen takip ofislerine bitişik ve sınıra yakın yerlerde, bizi görünce zafer işareti yapmayı da ihmal etmeyerek havanın kararmasını bekleyenler dışında yollara düşmüş ve taze fırsatlar arayanları da görmek buralar için artık şaşırtıcı değil. Treyler şoförleri anlatıyor: “Benim suçum ne? Cezayı 10 bin Euro yapmışlar” Görüştüğümüz treyler şoförlerinden Hayri Yüksel mültecilerin treylerlere brandaların ipini keserek gizlice girdiklerini, bunu farketmelerinin son derece zor olduğunu, birilerinin mültecileri treylerlere gizlice bindirdiğini, belirterek,   “Gece geliyorum, sabaha kadar bekliyorum. Benim suçum ne? Cezayı 10 bin Euro yapmışlar. Hırvat’a girdin işin bitti! Hırvat, kendi plakasını taşıyan araçlardan mülteci çıktığında ise ceza yazmıyor. Yabancı plakaların hiçbirine ceza yok. Sadece Türk ve Sırp araçlarına ceza kesiyorlar. Treyler şoförü Kemal Günbattı, mültecilerin üç kez yarı römorka gizlice girdiklerini ve farketmediğini belirterek, şunları söylüyor: “Birden treylere atlıyor, farkedemiyorsun. Farkettiğimizde treyleri açtırıyoruz ve bu işlem de paralı. Sonrasında çıkan mültecileri salıyorlar, tekrar geldikleri yere geri dönüyorlar. Hırvat tarafına geçtiğimizde, treylerimize gizlice giren mülteci tespit edildiğinde ise 10 bin Euro’ya varan para cezası kesiliyor. Elimiz, kolumuz bağlı ve çaresiz durumdayız. Yine bir başka treyler şoförü  ise mülteci sorunu ile ilgili yaşadığı sıkıntıyı şöyle anlatıyor: “Şu an Macaristan’dayım. 20 kilometre kala bir parka girdik. Yemek yerken, iki arkadaş geldi ve ‘Aracımda mülteci var.’ dedi. Kendi aracıma bakayım dedim ve kendi aracımda da mülteci olduğunu gördüm. Tekerleklerin arasına girmiş ve üzerine yorganı çekmiş. ‘Hollanda’ya gideceğim.’ dedi.  Kendisini bir şekilde indirdik. Bitmiyor, biri gidiyor, biri geliyor. Mühürlerimizi kestiklerinde çok büyük sıkıntı yaşıyoruz. Sadece Macaristan’da değil, Bulgaristan’da, Romanya’da, Yunanistan’da da aynı sorunla karşılaşıyoruz. Geçenlerde benim aracıma akaryakıt istasyonunun önünde 7 kişi binmiş. Gittim, x-ray yazdırdım. Memur arkadaşlar geldi. X-ray yazdırmasaydım, doğrudan Yunanistan’a gitseydim 5 sene yatarım vardı."

Bir sınır karakolu olarak 1930 yılında kurulan Kapıkule, 1953 yılında alınan Bakanlar Kurulu kararı ile sınır kapısı olarak belirlendi. Yetkililerin iddiasına göre günde 1.500 treylerin çıkış işlemi yapılan Kapıkule Sınır Kapısı, Türkiye'nin Bulgaristan'a ve bu yolla tüm Avrupa'ya açılan kapısı olup, yoğunluk açısından Dünya'nın ikinci Avrupa'nın ise birinci sıradaki sınır kapısı konumundadır. Kapıkule sınır kapısı, aynı zamanda Türkiye'nin en büyük kara ve demiryolu sınır kapısıdır. Günde ortalama 1.300 treylerin geçtiği Kapıkule’den aynı zamanda yük trenleri de geçiyor.

TIR şoförleri, kendilerini çok zor durumda bırakan bu sorunun bir an önce çözülmesini bekliyorlar. Sınırlarda yaşadıkları saatlerce beklemeler, vize sorunları ve diğer sorunların yanı sıra bir de mülteci sıkıntısının eklenmesi TIR şoförlüğünü daha zor bir meslek haline getiriyor. Ercan Tosunoğlu/Lojiyol  

Editör: TE Bilisim