Moderatörlüğünü Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Ulaştırma Hizmetleri Düzenleme Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Dr. Murat Korçak’ın yaptığı ATP ve BTB’nin Sektöre Etkileri konulu panel gerçekleştirildi. Panele; UND İcra Kurulu Başkanı Alper Özel, BRF Treyler Üretim Müdürü Cihan Karayeli ve Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Taşımacılık Uzmanı Mehmet Tarakçıoğlu, TAİD'i temsilen Tırsan Treyler Ürün Müdürü Çetin Sarvan katıldı. 

Panelin moderatörü Dr. Murat Koçak, panelin açılış konuşmasında, "Taşımacılık maliyetlerinin ürünlere yansıması konusunda çok dikkatli olmak gerekiyor. Dolayısıyla yapılan yönetmelik çalışmalarında ve uygulamalarda ek maliyetlerin, son kullanıcı olan halkımıza yansımamasını sağlamak gerekiyor. Önemli olan bir kalite artışı sağlamak ve bu artışın hem taşımacılar hem de son kullanıcılar için yararlı bir noktaya getirilmesi gerekiyor. Yaptığımız uygulamalarda hep bu konuya dikkat etmeye çalıştık." dedi.

"Avrupa'nın en güçlü frigorifik filosuna sahibiz"

UND İcra Kurulu Üyesi Alper Özel, uluslararası taşımalar açısından bakıldığında Türkiye'nin Avrupa'nın en güçlü filosuna sahip olduğunu, söz konusu filonun AB üyesi ülkelere yapılan gıda taşımalarda büyük rol oynadığını söyledi.

Özel, “Gıda taşımacılığı dünyada çok dikkat gerektiren bir konu. Tehlikeli madde taşımacılığı ile eş değer olarak görebiliriz. Uluslararası taşımacılık açısından güçlü bir frigorifik alt yapımız var. Asıl sıkıntı iç taşımalarda yaşanıyor. İç taşımalardaki sıkıntıların ortadan kalkmasının, gıdadaki israfların önlenmesine çok önemli katkısı olacağını düşünüyoruz. Uluslararası taşımalarımız ise zaten ATP Konvansiyonu kapsamındaki kriterlere göre gerçekleşiyor. Kriterlere göre taşımalar yapılmaması durumunda çok yüksek miktarda cezalarla karşılaşılır. Dolayısıyla filomuz da bu kapsamda yeni ve Euro 5 ve Euro 6 normlarına uygun. FRC belgeleri kapsamında muayenelerin daha düzenli ve zamanında yapılması gibi bazı eksiklikler var.

İçerideki taşımalar ne kadar verimli yapılırsa, lojistik maliyetler de bu sayede azalır. Bu da rekabet şansımızı yükseltir. Güçlü frigorifik filomuzla sadece Avrupa ülkeleri değil bir çok ülkeye taşıma yapıyoruz.

Uluslararası taşımalarda sorun gıda taşımacılığı konusunda sorun yaşanmadığını söyleyen Alper Özel, "Özellikle AB’ye yapılan taşımalarda bir eksiklik görmüyoruz. Teknik süreçlerde bazı sorunlar var. Ülke sathında teknik ofislerin yayılmasıyla birlikte bu sorunlar da çözülecek. İç taşımalarda israf önlenirse, lojistik açısından da avantajımız artar. AB ile karşılaştırılmayacak düzeyde frigorifik araç filosuna sahibiz. Bu nedenle Türk taşımacıları tercih ediliyor.” diye konuştu. 

“ADR sürecinde olduğu gibi sürekli ertelemeler olmamalı”

Geçiş sürecinde, kolay uyum sağlanması için verilecek teşviklerin önemine değinen Özel, “Bu bir boyutu. Benzer bir süreci ADR Konvansiyonu’nda yaşadık. ADR’de geçiş süreci konuldu ancak süreç ertelendi. Bu alanda da bu gibi erteleme baskıları olabilir. Uluslararası taşımalarda sorunumuz yok. Ancak iç taşımalarda sürekli ertelemeler oldu. Tehlikeli maddelerde sertifikasyon üretildi. Alanlar oldu ama almayanlar da oldu. Alanlara haksızlık oluyor. Dolayısıyla denetim çok önemli. Diğer türlü haksız rekabet ortamı doğuyor. Bu durum, süreci baltalıyor.” dedi.

"Temennimiz tüm belgelerin TSE tarafından verilmesidir"

BRF Treyler Üretim Müdürü Cihan Karyeli ise BRF Treyler olarak 2004 yılından bu yana frigorifik treyler ürettiklerini ve üretim kapasitelerinin yılda 100 adet olduğunu belirterek, ATP sürecinin kendilerine ve sektöre yönelik etkilerini değerlendirdi.

Karyeli, "ATP mevzuatını sürdürülebilir bir proje olarak değerlendiriyoruz. Bize katkıları kesinlikle çok yüksektir. Bu belge sayesinde, öncelikle bizim marka bilinirliğimiz artmıştır. BRF markalı araçlara olan talebi de artırmıştır. Kalitenin korunması, belgelendirilmesi, gıda israfının minimum seviyelere düşürülmesi, kullanılan ekipmanlarda standardizasyonun sağlanması ve dolayısıyla maliyetlerin düşürülmesi ATP'nin önemini gösteriyor.

TSE’nin yaptığı testlerin üretim süreçlerine olan etkilerini anlatan Karyeli, şunları söyledi: "TSE'nin testleri sayesinde ne gibi eksikliklerimiz olduğunu görüyoruz ve süreci yeniden değerlendiriyoruz, buna göre müdahale ediyoruz.

Beklentimiz ve temennimiz ise bütün belgelerin TSE tarafından verilmesi. Üretim ve tedarik planlamalarımızı buna göre yapıyoruz."

FAO Taşımacılık Uzmanı Mehmet Tarakçıoğlu ise FAO’nun gıda ile ilgili çalışmaları hakkında bilgi verdi. Tarakçoğlu, FAO'nun gıda ve tarım konusunda uzmanlaşmış bir kuruluş olduğunu belirterek, kuruluşun Türkiye'deki faaliyetlerini de anlattı. Tarakçıoğlu, "2019 yılında içinde nakliyenin de olduğu gıda kaybı ile ilgili FAO bir tahminde bulundu. BM Çevre Programı da geçen yıl israf konusunda tahminde bulundu. Kaybın yüzde 14 civarında olduğu tahmin ediliyor. Bu oran; ülkelere, ürünlere ve soğuk zincirin olup olmamasına göre değişiyor." dedi.

Tarakçıoğlu, şöyle devam etti: ATP ve BTB ile ilgili yapının çok farklılaştırılak gitmemesi için tecrübe olarak aktarmak isterim. Gümrük Birliği'nin belki de en önemli sebeplerinden biri farklılaştırmayı yapmadan, bu süreç ekonominin modernleşmesi için kullanılmıştı. İkinci önemli konu ise, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımızın sorumluluğuna verilmiş olan uluslararası ve ulusal bozulabilir gıda taşımacılığında kullanılan araç ve ekipmanların iyileştirilmesi ve yol kenarı denetimlerinin yapılması. Bu konu aslında yönetmelik kapsamında epey aşama katetilmiş bir konu. Faka bunu taşımacılık sektörünün ötesine geçirmek gerekiyor. Hükümet'in özellikle benimsediği 'Gıdanı Koru' kampanyasının çeşitli bölümlerinde, birlikte kapasiteyi geliştirme faaliyetleri geliştirmek isabetli olur."

Tırsan Treyler Üretim Müdürü Çetin Sarvan ise pandemi sürecinin etkilerine değinerek, “İnsanlık olarak salgın sürecinde iki şeyin kısıtlanamadığını gördük; gıda ve ilaç. Burada da lojistik gündeme geliyor. Vücudun dolaşım sistemi var ise lojistik; damarda akan kan gibidir. Gıdadaki ve ilaçtaki ihtiyacın global seviyede tedarik edilebilmesi ve ulaştırılabilmesi adına bizler buna çok hızlı ayak uydurmak zorunda kaldık.” dedi. 

Üreticiler olarak 2035 yılına hazırlandıklarını söyleyen Sarvan, “Ticari araç üreticileri olarak yeniliklere çok önceden hazır olma sürecindeyiz. Bir başka ifadeyle 'biz, bugüne hazırlanmıştık' diyebiliriz. Sadece gıda sektörü olarak tüm insanlık olarak global seviyede büyük bir değişime gideceğiz. Elektrifikasyon, dijitalleşme, hidrojen yakıtlar, diğer alternatif enerji kaynakları gibi sürecin emarelerini görüyoruz. Üreticiler, bu süreçlere çok önden hazırlanmak durumunda.

Mercedes-Benz elektrikli dönüşüm ve müşteri deneyimi odağıyla liderliğini sürdürüyor Mercedes-Benz elektrikli dönüşüm ve müşteri deneyimi odağıyla liderliğini sürdürüyor
Bu arada hem ülkemizin değerli markaları hem de uluslararası markalarla birlikte yer aldığımız AB projeleri de devam ediyor. Projeler kapsamında; en verimli, en az hava dirençli, en yeşil enerjiyi kulanan ticari araçların üretilmesi çalışmaları kesintisiz devam ediyor. ATP kapsamında da tüm kriterleri yerine getirmemizin gerektiğini tüm üreticiler biliyor. Dolayısıyla eksik kalmamız gibi bir durum söz konusu olamaz. Bu hem insani bir ödev hem de bilinç seviyesidir. Şu anda tüm üreticiler yeni tip onaylarında bunu vermekle mükelleftir."
Editör: TE Bilisim